ÖNSÖZ Allah’a Hamd, Resulüne salât, Onun temiz soyuna ve arkadaşlarına selam olsun… Kur’an-ı Kerim’de, müstakil bir ibadet olarak emredilen ve farz olarak nitelenen ibadetlerin başında zikrullah gelmektedir. Zikir, birçok ibadetin aslı veya bir unsuru olup dinin özü kıymetindedir. Bu nedenle Nebî ( sav) efendimiz zikir eğitimi üzerinde özenle durmuş ve kendi yaşamının da zikrullah ile özdeş olduğunu arkadaşlarına göstermiştir. “Zikrullah ile Allah arasında perde yoktur. “Hadis- i şerîfi; Zikrullah’tan başka hiçbir ibâdet’e tanınmamış..
Ülkemizde, son on yılda, boşanma oranlarının geçmiş yıllara göre, yüzde 240 arttığı, aile mefhumunun bitirilmek istendiği bir çağa tanıklık ediyoruz. Bu nedenle evlilik hukukunu çok iyi öğrenmek ve öğretmekle mükellefiz… Kitabın hazırlanmasındaki önemli etkenlerden biri, artık kaybolmaya yüz tutmuş fıkıh bilincinin ihyasına yöneliktir...
ÖNSÖZ Seyyid Burhaneddin Velî muhibbi, dostum Ömer Faruk Aksebzeci, Türbe ziyaretçilerini bilgilendirme amacı ile geçmiş yıllarda yayınlanan, Seyyid Burhaneddin veli ile ilgili dokümanların bittiğini, bu konuda güncelleme yaparak bir kitapçık yazmamı teklif etti… Severek kabul ettim. Kısaca tasavvuf tarihine değinerek okuyucularıma önbilgi sundum… Üstadın hayatı o dönemki çevre şartları ve eseri maarif’ten aktarım yaptım… Bu vesile ile Kayseri’yi onurlandıran Seyyid Burhaneddin veliye, beni yetiştiren ve bu günlere taşıyan merhum babam Ahmed Hü..
ÖNSÖZ Bizi bu günlere ulaştıran Rabbimize HAMD, Sevgili Habîbine salât ve selam olsun… Mevlânâ nın üstâd’ı Seyyid Burhaneddin velî isimli eserimiz kısa sürede tükendi. İkinci baskı için çalışma yaparken, değerli dostum Mustafa Yalçın bey, Üstad’ın kendi eserinin yokluğundan bahsederek, güncel bir Ma’arif’e ihtiyaç bulunduğunu belirtti… Her şey sebeblerle kâimdir… Bu uyarıyı dikkate alarak gücüm nisbetinde üstad’ın Ma’arif isimli eserini günümüz Türkçesine uyarlamaya çalıştım… Eser üzerinde çalıştıkça, sultan-ül ülemâ Bahaeddin Veled’in ..
Dünya Müslümanlarının çoğunluğuna hitâb eden ve büyük bir bölümünü hâkimiyeti altında bulunduran; Halifesi, kısmen de olsa şer’î anayasası olan Osmanlı imparatorluğunun çöküşü üzerinden yüz yıl geçti… Bu süre içerisinde kurulan yeni sistem’in ürettiği politikalar; Reddi mîras diye tanımlanacak, geçmişe aid ne varsa, doğru yanlış tüm değerlerin reddi ve inkârı üzerine kuruldu… Öncelikle Cihan harbinden, İstiklal savaşına kadar devam eden uzun savaş yıllarında; Din adamlarını, ulemâyı, mutasavvife’yi YOK saymak, savaş kaçkını gibi alçaltıcı bir..