ÖNSÖZ
Elinizdeki eser, merhum Ömer Nasuhi Bilmen tara- fından kaleme alınan, “Istılah-ı Fıkhiyye Kamusu” nun, bir anlamda sadeleştirilmiş özetidir.
Çalışma, yaklaşık on beş yıl önce, arkadaşlar ara- sında, sohbet ortamını değerlendirmek için başlatılmış, salı akşamları fıkıh dersi ihdas edilmişti… O günlerde a- lınan notlar bu gün kitap haline getirildi... Ayrıca Hanefi fıkhının diğer temel kaynakları dikkate alınarak ekleme ihtiyacı varsa gerekli bilgiler diğer kaynaklardan aktarıldı Ülkemizde, son on yılda, boşanma oranlarının geç-
miş yıllara göre, yüzde 240 arttığı, aile mefhumunun biti- rilmek istendiği bir çağa tanıklık ediyoruz.
Bu nedenle evlilik hukukunu çok iyi öğrenmek ve öğretmekle mükellefiz…
Kitabın hazırlanmasındaki önemli etkenlerden biri, artık kaybolmaya yüz tutmuş fıkıh bilincinin ihyasına yö- neliktir...
Nasip olursa, Istılahı Fıkhiyye Kamusu esas alına- rak, diğer fıkhi ana başlıklar, ikinci, üçüncü kitap olarak yayınlanacak, Hanefi fıkhı esas alınarak konu bütünlüğü sağlanacaktır.
Günümüzde artık ciddiyeti sulandırılmış, her türlü taarruza açık olan ehl-i sünnet fıkhının yeniden ihyası bir vecibe haline gelmiştir.
Merhum Ömer Nasuhi Bilmen’in, her evde istisna- sız bulunan, İslam İlmihali isimli eseri ile müminlerin gönlünde edindiği seçkin yer asla tartışılamaz… Kendisi- ni minnet ve rahmetle anıyoruz.
Şahsımın gönül dünyasında özel bir yeri olan, öğ- rencilik yıllarımızda, ilerleyen yaşına rağmen emeklerini
esirgemeyip, bizlere yıllarca “Mülteka” okutarak, fıkıh bilinci aşılayan emekli müftü, hocam Abdullah SARAÇOĞLU’NU rahmetle anıyorum. Her iki üstat’a fatihalarınızı esirgememenizi istirham ediyorum.
İSLAM HUKUKU, İslam devletinin hükümran ol- duğu zaman ve mekân dilimini kapsadığı için, kitabımız- da geçen; Mahkeme—Hâkim—Devlet başkanı gibi ta- nımların, içerdiği yükümlülükler, ancak İslam devletinin söz konusu olduğu zaman geçerlidir.
Bu nedenle, sözü edilen hukuki kurumların, bu günkü hukuksal mevzuatta karşılığı yoktur…
Aile içi hakemlerin çözemediği sorunlar, mevcut sistemlerin resmi yargı kurumları tarafından çözülmesi söz konusudur…
Mehmet Hüsrevoğlu