Mehmet Hüsrevoglu:   "KUR’AN DA ZİKİR VE DUALAR" Kitabı Sayfa İçeriği

Mehmet Hüsrevoglu

Bu Sayfayı Paylaş; Bu sayfa 8347 Kez görüntülendi.

AÇIK VE GİZLİ ZİKİR

İnsanların yaratılış ve kabiliyetleri değişkendir. Bireyleri kendi fıtri yapıları içinde değerlendirmek ve manevi tecrübelerini bu yapının gerekli kıldığı eğitim metodu ile oluşumu sağlamak gerekir.

Zikrullaha muhatap olan şahsın kabiliyetine göre gizli veya açık zikir tavsiye edilir.

Bu konuda Mazhar-ı can ve canan hazretlerinin mektubunu aynen aktarmayı uygun bulduk

“Malum olsun ki, zikrin anlamı, hatırlatmaktan ibarettir ve üç kısımdır:

Birincisi; Kalb bilgisinin payı olmaksızın yalnız dil zikridir.

İkincisi ise; Lisan hareketi olmaksızın kalbî zikir’dir… Tasavvuf ıstılahında gizli zikir diye isimlendirilen bu usul, tasavvuf ehlinin uyguladığı zikir yöntemidir ve tarikatların hepsine makbul olup kullanılan yöntemdir…

Kalbî zikir iki taraflıdır. Bir tarafı anılan zatın, hiçbir sıfatla düşünülmeksizin kalb’te oluşturduğu huzur ve haz’dır… Allah’ın sıfatları ve Esmâü’l-Hüsna, yaratılış halleri düşünülecek olursa kalbî zikir kuvvetlenir.

İkinci taraf ise zikredileni kalb’te, tüm oluşumları ile zikretmek (fikretmek) , Kur’an ve hadiskitap ve sünnet icrası, bu türlü zikrin faziletleri ile doludur.

Üçüncü zikrullah yöntemi ise, kalb eşliğinde dil zikri. Zikrullah icrasında fayda verici unsur olarak düşünülen önemli icrâ şeklidir.

Bir taraftan, sadece zikreden şahsın duyabileceği tarzda zikrullah icrası. Diğeri ise kendisinden başkasına da, duyurulan zikirdir. Bazı hususi yerlerde gizli zikirden üstün olarak algılansa bile her yerde böyle değildir.

Açık zikrin benimsenmesi şu hikmete bağlıdır; Nasıl ki, ezanlar sabah akşamyatsı namazlarında açık okunan Fatiha ve sureler, ortama apayrı bir tilavet lezzeti veriyorsa; Allah… Allah… Allah seslerindeki ahenk, gaflet içinde olan kalbi yumuşatır ve günahlarımız için bir pişmanlık hissi verebilir.

Gizli zikirde düşünülen hikmet ise, ibadetlerin kabulüne engel olan riya ve sesin fesadından korunmak içindir.

Gizli zikrin, açık zikirden üstünlüğü, kitap ve sünnet ile sabittir.

“Rabbini içinden, yalvararak ve korkarak yüksek olmayan bir sesle, sabah ve akşam zikret.“(el-A’raf, 205)

“Muhakkak ki siz, sağıra veya mevcut olmayana dua etmiyorsunuz.” hadisi şerifi buna delildir.

Son devirlerde moda olan; çalgı kılıç ve şiş eşliğinde gösteri zikirlerine dönüşen uygulamalar, kitap ve sünnete aykırıdır.

Belki törensel zikrullah icrasını ilham yolu ile benimsemiş olabilirler. Şeriat bu konuda susmaktadır. Ancak def gibi bazı âletler mübah dairesi içinde görülebilir. İnkârları şeriat bakımından mecburi olmaz.

Kitap ve sünnet’le sabit olan zikrullah icrasının, şeriat ölçüleri ile sabit olmayan uygulamalardan daha üstün olduğu tartışılamaz.

Resulullah efendimiz, Hz.Ali’ye cehri (açık) zikri öğretirken, açık bulunan kapının kapatılmasını emir buyurmuş ve cehri zikri öğretmişlerdir…

Allah Resulünün bu uygulama dersi, gösteriye dönüşen zikir şekilleri için örnek teşkil etmektedir. Tasavvufta gösteri zikri yoktur… Kibir’e vesile olan her şey makbul olmaktan çıkar…Güzellik itidaldedir.”