Mehmet Hüsrevoglu:   "İSLAM'DA EVLILIK VE BOŞANMA" Kitabı Sayfa İçeriği

Mehmet Hüsrevoglu

Bu Sayfayı Paylaş; Bu sayfa 2529 Kez görüntülendi.

ÇOK EŞLİLİĞİN ŞER’İ SEBEPLERİ

Çok eşlilik, geçmiş milletlerde asırlardan beri de- vam eden bir müessesedir.

Romalılar döneminde belli bir dönem yasaklanmış, bu yasak gayri meşru neticeler doğursa da uzun yıllar de- vam etmiştir.

İslam dini bu müesseseyi ıslah etmiş, kurallarını koymuş, kadını ezdirmemiş, hak ve hukukunu baştan be- yan ederek, kabul eden ikinci bir evlilik yapmıştır.

İslam öncesi doğu ve batı tüm medeniyetlerde erkek istediği kadar bayanla evlenebilir, bunlar üzerinde despo- tik hür hükümranlık kurabilirdi…

İslam dini ile birlikte eski alışkanlıklara yasak geti- rilmiş, hatta çok eşli olarak İslam dinini kabul edip iman eden kabile reislerine bile Allah Resulü çok eşliliği terk etmelerini emir buyurmuşlardır. Sahabeden Gaylan ibn-i Seleme; on eşi ile birlikte İslam’ı kabul ettiğinde, kendi- sine Müslüman olduktan sonra teklif edilen ilk emir; On eşini, dört ile sınırlaması olmuştur.

Dört eşlilik, birtakım ön şartlarla birlikte, müsaade edilen bir kurum olmuştur.

Kadın yaratılış itibari ile bedeni gelişimleri, erkeğin yapısal gelişimine benzemez.

Yaratılış gereği, zarif-narin-gebelik-regl-üreme iş- levinin tükenmesi (menopoz) gibi özellikleri dolayısı ile çetin hayat koşulları içinde çabuk yıpranabilir.

Erkekler ise, tarihte birçok somut örnekleri olduğu gibi, savaş nedeni ile toplu kıyımlara maruz kalıp, neslin tükenmesi gibi tehlikeler geçirebilirler…

Savaşta vefat eden askerin geride kalan aile fertleri ne olacak? Bunların maddi ve manevi ihtiyaçlarını kim karşılayacak? Günümüz dünyasından örnek vermek gere-

 

kirse IRAK -ABD savaşı neticesi 2009 yılı verilerine gö- re iki milyon dul Bayan Irak’ta çetin koşullar altında ha- yata tutunmak için çaba vermektedir.

Neslin devamı, babası vefat etmiş sahipsiz çocukla- rın büyütülmesi, fuhşiyyatın önlenmesi için, çok eşlilik İslam Hukukunun, hayati ihtiyaç ve zaruret sebebi ile sı- nırlı bir şekilde izin verdiği ruhsatlardan biridir.

Asırlardan beri oluşan tecrübe ve müşahedeler neti- cesinde, hangi topraklarda olursa olsun, zaruretler netice- sinde, çok eşlilik son dönemlere kadar devam etmiştir.

Çok eşlilik bazı sorunları bünyesinde taşısa bile, za- ruri durumlarda temin edeceği faydaları da inkâr edile- mez. Kısaca sıralamak gerekirse;

  1. Fuhuş ve gayri meşru yaşamın büyümesini önle-

me,

  1. Nüfusun meşru surette artmasını temin,
  2. Erkek nüfusunun azalması gibi nedenlerle bayan- ların evlilik çatısı altında korunması ve neslin devamı,
  3. Hastalık, maluliyet gibi sonradan oluşan ağır va- kalarda, sağlık ve ev işlerinin devamı için oluşan zaruret, bayandan kaynaklanan kısırlık vb. zaruri nedenlerle çok evlilik, tarihsel süreçte ayıp karşılanmamıştır.

İslam hukukunda çok eşlilik konusunda mecburiyet yoktur. Ne erkek, ne de kadın çok eşli olma hevesinde değildir ve bu konuda taraflar zorlanamaz.

Erkek zikredilen zaruretler neticesinde ruhsattan ya- rarlanabilir.

Zaruret yoksa emredilen tek eşli bir yaşamdır. Ka- dın için aynı kural (kumasız bir yaşam ) geçerlidir.

 

Bayan, şahsi yaşamında ciddi ekonomik sıkıntılar çekmekte ve bu durumdan kurtulmak isteyip, ikinci eş o- larak bir aile müessesesine katılmayı zaruret  görüyorsa,

 

 

 

evli bir erkekle, evlenmeyi isteyebilir. Bu konuda temyiz sahibi bakire veya dul bir kadına kimse engel olamaz.

Bireysel yaşamında herhangi bir ekonomik zorluk çekmeyen bir bayana hiçbir kimse ikinci eş olma zorla- ması yapamaz. Bu konu, tamamen tercih meselesidir.

Birinci eş, nikâh esnasında, üzerine kuma gelmeye- cek şartını ileri sürmüş, müstakbel damat bu şartı kabul etmişse bu şartın bozulması halinde maddi ve manevi tazminat yanında kocasını boşama hakkı kadına geçmiş olur.

Eşler arasında adalet ve eşitlik ilkesine uymayan bir erkek için tek bayanla evlilik bile faydasız görülmüştür.

İslam Hukukunda evliliğin temel şartı; adalet ve saygıdan ibarettir.

Tek eşli olmak, bir hanımla evlilik, Kur’ani bir tavsiye, dini bir vecibedir.

Adalet – Eşitlik – Saygı hukukuna riayet edemeyen bir erkeğin, çok eşliliğe teşebbüsü kul hakkını gerektirir. Allah katında sorumludur.

İslam Hukuku, hakları gasp edilmişlerin mahkemeye müracaatla, haklarını talep etmelerini tavsiye etmektedir.

İslam dünyasında çok eşlilik, İslam karşıtlarının abarttığı kadar rakamsal bir yekûn tutmamaktadır.

Genel Müslüman nüfusun ancak yüzde iki veya yüzde beşi birden fazla eşi olan aile hayatını tercih etmiş- tir. Bu istatistikî gerçek bilinmesine rağmen çok eşlilik İs- lam karşıtlarının elinde, İslam hukukunu aşağılayıcı bir KOZ olarak sürekli kullanılmıştır…

İslam karşıtları aynı zamanda, İslam peygamberinin (s.a.v.) onlarca evlilik yaptığını utanmadan bir kusur, cinsel düşkünlük olarak iddia ederler…

Şu gerçekleri öğrenmek asla işlerine gelmez:

  1. Rasulullah (s.a.v.) efendimiz, yirmi beş yaşında iken, kırk yaşında dul bir bayan olan Hz. Hatice annemiz ile evlenmiştir…
  2. Rasulullah (s.a.v.) efendimiz, Hz. Hatice annemizle olan evliliği TEK EŞLİ olarak yirmi beş yıl sürmüştür…
  3. Rasulullah (s.a.v.) efendimize, Risalet görevi verilip İslam dinini tebliğ etmeye başlayınca, kendisine davasından vazgeçmesi karşılığı, Arab yarımadasının en güzel kızları, Devlet başkanlığı, ağırlığınca altın teklif edilmiştir…

Cevap ise, değil en güzel kızlar, şan, şöhret, Devlet, bir elime AY diğer elime GÜNEŞİ verseniz davamdan dönmem… Olmuştur…

  1. Rasulullah (s.a.v.) efendimizin, evlilikleri genelde bir mükâfat veya mazlumu koruma kapsamında ol- muştur.

Çok eşli olarak ilk evlendiği Hz. Sevde annemiz, elli yaşında, dul ve kimsesiz idi… Ümmi Seleme, Ümmi Habibe, gibi annelerimiz, ilk Müslümanlardan olup, ciddi çileler çekmiş, Habeşistan’a hicret etmiş eşlerini kaybetmiş, inançları uğruna yaşamlarını feda etmiş kahra- manlardı…

Hz. Safiye, Hz. Cüveyriye, annelerimiz Devlet baş- kanı kızları idi… Bu evlilik Arap yarımadasında sulh se- bebi sayılmıştır…

  1. Rasulullah (s.a.v.) efendimizin çok eşli olarak geçirdiği günler, vefatından önceki SON ON ÜÇ YILDIR…
  2. Rasulullah (s.a.v.) efendimizin eşleri arasında genç olarak sadece, Hz. Aişe annemiz vardı… Ondokuz – yirmi yaşlarında, Allah Resulü ile evlenmiş, üstün zekâ ve kabiliyeti ile ilmin kaynağı olmuştur…

Rasulullah (s.av.) efendimiz, tarihsel süreç içinde birden fazla bayanla evlenme zarureti olan erkeklere, ai- lelerine nasıl muamele edeceğini yaşamıyla birebir öğretmiştir… Ayet ve Hadis-i şerifler doğrultusunda ADALET kavramının temel şart olduğu belirlenmiştir…