Dünya Müslümanlarının çoğunluğuna hitâb eden ve büyük bir bölümünü hâkimiyeti altında bulunduran; Halifesi, kısmen de olsa şer’î anayasası olan Osmanlı imparatorluğunun çöküşü üzerinden yüz yıl geçti…
Bu süre içerisinde kurulan yeni sistem’in ürettiği politikalar; Reddi mîras diye tanımlanacak, geçmişe aid ne varsa, doğru yanlış tüm değerlerin reddi ve inkârı üzerine kuruldu…
Öncelikle Cihan harbinden, İstiklal savaşına kadar devam eden uzun savaş yıllarında; Din adamlarını, ulemâyı, mutasavvife’yi YOK saymak, savaş kaçkını gibi alçaltıcı bir karalama politikası güderek, resmi tarih kitaplarında yeni nesle yanlış bilgi vermek, kabul edilemeyecek bir iftirâ, aynı zamanda bir komplodur…
Aslâ unutulmaması gereken hakikatlerden birisi, savaş yıllarında, bu kahraman ümmet’in önderleri en ön saflarda Allah için savaşarak şehîd olmuşlardır… Bu tarihi gerçekler nasıl unutturulup, inkâr edilebilir?
Savaş sonrası bile, inkâr politikalarından en fazla nasibini alanlar, yine köklerini reddetme cüretinde bulunmayanlar olmuş ve sahiplenmeyi idam sehpalarında canları ile ödemişlerdir…
Kurtuluş savaşı esnasında kurulan Ankara hükümeti; İstanbul başta olmak üzere yurt içinde; Hilafet ve saltanat’ın kaldırılmaması için Ankara hükümetine yoğun baskılar yapmaya başlamış, bu baskılardan bunalan hükümet, daha Cumhuriyet kurulmadan ”İstiklal mahkemeleri” kanunu çıkararak, Hilafet ve saltanat’ın devamını isteyen Anadolu halkını susturmuştur.
Ankara Hükümeti’nin baskı ve zulümlerinden en çok etkilenen ve yıllar sürecek can ve kan kaybı nedeniyle toparlanamayan şehirlerimizin başında Konya ve Yozgat gelmektedir… Daha sonraki yıllarda hilafet ve saltanat yanlısı olma suçlaması ile devlet yatırım ve yardımları kısıtlanan bu illerimizin sanal cezaları 1980 sonrasına kadar devam etmiştir…
1923 devrimi ile gerçekleşen yeni cumhuriyet hükümetleri; İslam toplumunda eski ve yeni ayrışması doğurmuş. BİN yıldır, kökleşmiş olan yaşam tarzı bir anda yıkılmıştır… Netice olarak, toplumda oluşan tepki patlamaları bazı bölgelerde isyan fitilini ateşlemiştir.
İsyan ve infiallere sebeb olan devrim kanunları 1920 yılından itibaren şu başlıklar altında incelenebilir:
1 Kasım 1922 Saltanat’ın kaldırılması.
29 Ekim1923 Cumhuriyet ilanı
3 Mart 1924 Halifeliğin kaldırılması
3 Mart 1924 Tevhid-i Tedrisat kanunu iptali
20 Nisan 1924 ŞER’Î yasaların kaldırılması
11 Kasım 1924 Medreselerin kapatılması
25 Kasım 1924 Teşkilat-ı esasiye kanunu ile şer’iyye mahkemelerinin kaldırılması
25 Kasım 1925 Şapka kanunu
30 Kasım 1925 Tekke ve Zaviye’lerin kaldırılması
1 Kasım 1928 HARF devrimi…
Devrim kanunları neticesi belirli bir süre, ülke toprakları sanki bir mezarlık haline dönüşmüş, itiraz edenler; İstiklal mahkemeleri - Takriri sükûn kanunu gibi, olgun aklın kabul edemeyeceği uygulamalarla binlerce masumun canı yanmıştır…