Mehmet Hüsrevoglu:   "İSLAM'DA EVLILIK VE BOŞANMA" Kitabı Sayfa İçeriği

Mehmet Hüsrevoglu

Bu Sayfayı Paylaş; Bu sayfa 1035 Kez görüntülendi.

HIZANE

Sütanneliği, çocuk bakıcılığı diye kısaca tanımı ya- pılan görevdir. Hukuki tanım olarak; çocukları veya ço- cuk hükmünde olan zihinsel özürlülerin yetkin kişiler ta- rafından büyütülmesi, bakımı ve zararlı etkenlerden ko- runmasıdır.

Doğuştan itibaren uzun yıllar bakıma muhtaç olan çocukları, beslemek, temizlikleri ile uğraşmak insanlığın gereğidir.

Ana-babanın karşılıklı hakları tespit ve tayin edil- miş her iki tarafın birbirine zarar vermeksizin, çocukları- nın büyümesi-terbiyesi için ortak çaba sarf edilmesi ve bu konuda mükellef oldukları hem ahlak hem de hukuk bakımından  sorumlu tutulmuşlardır.

Bir baba, çocuğuna, annesi isterse belirli bir süre için bakıcı tutmakla mükelleftir. Bu süre içinde çocuğun tüm masraflarını karşılaması yükümlülüktür.

Baba’nın çocuğu besleyip büyütmesi, onu bir meslek sahibi yapması asli görevidir. Çocuk meslek sahibi olduktan sonra kendi kazandığı ile yetinir. Babanın so- rumluluğu biter.

Anne, bir engel yoksa çocuğunun bakımını üstlenebilir. Dini tavsiye ve ahlak kuralları bu doğrultuda olmasına rağmen hükmen çocuğuna bakmakla mükellef değildir.

Anne, çocuğunu emzirmek için zorlanamaz. Ancak fıtrat gereği, çocuğunun bakımını yüksünmeden yerine getirir.

Doğumla birlikte, ihtimal ki bu boşanma olmuş ise, baba, çocuğunun tüm masraflarını üstlendiği gibi, anne için de emzirme bedeli vermekle yükümlüdür.

Bir çocuğun bakımı, öncelikle anne’ye aittir. Ancak anne vefat etmiş veya çocuğunu terk etmiş ise bakım için yakın akrabaya görev düşer. Baba çocuğun bakımını iste- yen akrabaya bir bedel ödeyebilir.

Çocuk bakımı, küçük yaşlarda bir bayan bakıcı ile yerine getirilebilir. Çocuk eğitim çağına gelmiş ise erkek bakıcı ile eğitim daha uygun olur. Amca-dayı-hala-teyze gibi birinci derece akrabadan profesyonel bakıcı olmaz. Onlar zaten yeğenlerine bakmakla birinci dereceden so- rumludur.

Bakıcıların öncelikle iyi ahlak sahibi, merhamet ve şefkatli kesimden seçilmesi, dini duyarlılığı olması seçim için aranan ön koşullar olmalıdır.

Erkek çocuklar ortalama yedi yaşına kadar kendi başına, yeme-içme-tuvalet adabı-giyinme gibi önemli ge- reksinimleri kendi kendine yerine getirene kadar bakıcı eşliğinde büyütülebilir.

Kız çocukları ise, biraz daha uzun süre, ortalama 12–15 yaş arasına kadar eğitim ve bakım için bakıcısına emanet edilebilir.

Mürebbi kavramı geçmiş toplumlarımızda yerleş- miş, olan bir kültürü de bizlere hatırlatmaktadır. İslam Hukuku anne üzerinden çocuk bakıcılığı görevini almak- ta, işi tamamen gönüllülük esasına göre temellendirmek- tedir. Anne arzu etmedikçe çocuğuna bakmakla yükümlü değildir.

Çocuklar eğer, bakıcıları tarafından kendi evinde eğitmek için götürülüyorsa, buluğ çağından itibaren baba veya dedesinin yanına döner. Artık geleceği ile ilgili yön- lendirmeler birinci kaynak tarafından yapılır.

Bakıcılar eğer ortam müsaitse, aile ile birlikte ika- met eder. Çocukları anne ve babanın gözetimi altında ye- tiştirir. Anne ve baba istemedikçe çocukları, bakıcı başka bir yere götüremez. Ancak sayfiye-yaz tatili gibi neden- lerle bakıcı eğer uygunsa kendi köyüne yaylasına, tatil amaçlı götürebilir.