Mehmet Hüsrevoglu:   "KUR’AN DA ZİKİR VE DUALAR" Kitabı Sayfa İçeriği

Mehmet Hüsrevoglu

Bu Sayfayı Paylaş; Bu sayfa 8947 Kez görüntülendi.

KUR'AN OKUMAK - TİLAVET-ÜL KUR'AN

9) KUR’AN OKUMAK TİLAVET-ÜL KUR’AN

Fazılet derecesi yüksek zikir çeşitlerinin en önemlisi Kur’an okumaktır… Allah katında sevabı çok yüksek olan bir ibadettir. Geçmiş âlimlerimiz, nafile ibadetler içerisinde derece ve sevab bakımından en büyük olanı, Kur’an okumaktır tespitini yapmışlardır…

Kur’an’ı kerimde Rabbimiz; Kur’an okuyan kimseyi, zarar etmesi mümkün olmayan tüccar’a benzetmektedir… Kur’an okumak, sürekli kazanılan bir alış veriş şeklidir…

Fatır, 29-30 ‘da Rabbimiz ideal mü’min tarifini şöyle yapmaktadır:

“Allah’ın kitabını okuyanlar, Namaz kılanlar, kendilerine vermiş olduğumuz rızıktan gizli ve açık dağıtanlar, asla zarar etmeyecek bir ticaret umarlar…” “ Çünkü (Allah) onların mükâfatlarını eksiksiz öder… Onlara fazl(u kereminden) ziyadesini de verir…”

Kur’an okunması farz olan en büyük ibadet namaz’dır… Nebi sav efendimiz tarafından, “ Dinin direği “ “ Gözümün nûru “ olarak tanımlanan Namaz ibadetinde; Rabbimiz mü’minlere zorluk olmaması için “ Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun, namazı kılın… “ buyurmaktadır. (El-müzzemmil-20) Büyük müfessirlerimizden Kadı Beydavi, bu emrin aynı zamanda Kur’an okumayı da içine aldığını belirtmiştir…

Bu âyet-i kerimede iki kez Kur’an okunması beyan edilmekte ve mü’minlerin kurtuluşu şu maddelere bağlanmaktadır:

1-“… O halde ondan (Kur’andan size) kolay geleni okuyun.”

2-“… Namazı dosdoğru kılın…” 2-“ … Zekât’ı verin…”

3-“…Allah’a gönül hoşluğu ile ödünç verin (sadaka)”

4-“…( bütün hallerinizde )Allah’tan AF dileyiniz…” Bu ayet gereği sadece namazda değil, günlük yaşamın her safhasında gizli veya açık, her hangi bir işle uğraşırken mırıldanarak, kolayımıza gelen kısa veya uzun sureleri okumak başlı başına bir zikirdir…

Ailemizle birlikte olduğumuz vakitlerde, onların işitip varsa eksiklerini gidereceği tarzda Kur’an okumak hem zikir hem de eğitimdir… Basit bir tanımlama olarak Besmele nin sesli bir biçimde sürekli tekrarı bile büyük faydalar sağlamaktadır…

Kur’an okumak ve Kur’anla yaşamak konusunda Nebî sav efendimizin çok önemli hadis-i şerifleri bulunmaktadır. İmam Nevevî’nin kıymetli eseri Riyâz-üs sâlihin‘den konumuzla ilgili bazı hadisleri öğrenelim:

Nebî sav efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“ Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir” (Müslim)

Zerre hayrı karşılıksız bırakmayan Rabbimiz; meşgul olduğu, sürekli okuduğu, Kur’an-ı kerim sayesinde okuyucusunu âhiret’te esenliğe kavuşacaktır.

Kur’an’ı Kerim’i ibadet maksadı ile hayır ve bereket umarak okumak, Kur’anın emir ve yasaklarına uymak koşuluyla düzgün bir hayat yaşayanlara, Kur’an kişi lehinde şahidlik edip, şefaatçi olacaktır. Bir başka hadis-i şerifte ise;

“ Sizin en hayırlınız, Kur’an-ı öğrenen ve öğretenizdir…” buyrulmaktadır. (Buhari)

Günümüz toplumu için ne kadar önemli bir müjde ve aynı zamanda uyarıdır…

Son dönemlerde, yüksek sesle ifade edilmesinde bir mahzur görülmeyen bahanelerden biri;

” Kur’an öğrenmek zor olduğu için meal okuyorum” ifadesidir… Bir sonraki bölümde detaylarını sunacağımız meal özrü, İslami değer ifade etmeyen bir söylemdir…

Nerede ve hangi kavme mensub olunursa olunsun, O toplumun en hayırlısı Kur’an-ı öğrenen ve öğretendir…

Kur’an öğrenimi, asırlardır süregelen eğitim tecrübesi kapsamında sadece yedi gün içinde tamamlanabilir… Öğrenme süreci aylar ve yılları kapsamaz… Ustalık için geriye sadece sürekli okumak kalır…

Kur’an okumasını bilmeyen bir şahıs, dinin direği olan Namaz ibadetinde zorlanması kaçınılmazdır… Bu nedenle Kur’an okumayı öğrenmek FARZ sorumluluğuna yakın olan hayati bir yükümlülüktür… Kur’an eğitimi almak küçümsenecek bir davranış değildir…

Kur’an öğrenen ile öğreten arasında hayır yarışında bir fark gözetilmemesi, öğrenen ile öğreten arasındaki sevab eşitliği sağlanması, ayrı bir bahtiyarlıktır…

Bir başka Hadis-i şerifte;

“ Kur’an’ı gereği gibi güzel okuyan kimse, Vahiy getiren şerefli ve iteatkâr meleklerle beraberdir… Kur’an’ı kekeliyerek zorlukla okuyan kimseye İKİ sevab vardır…” buyurulmaktadır…(Buhari-Müslim)

Bu müjde’den daha şerefli ne tür bir makam olabilir? Hangi yaşta olursa olsun, Kur’an’ı Kerim’i öğrenip, ilerleterek güzel okuyan kimse Meleklerle beraber, Kur’an okuma lezzetini tadacaklarını bizzat Nebi sav efendimizin müjdesi ile öğreniyoruz…

Öğrenme aşamasında olan bir Kur’an öğrencisi ise çektiği zorluklar nedeniyle iki sevab hak edecektir… Bu iki ecirden maksat; Kur’an okuma ve zorlanma mükâfatıdır…

Kur’an’ı, şahsi yaşamı içinde, ekmek ve su gibi vazgeçilmez bir nimet haline getiren mü’minler için Kıyamet gününde SEFERE ismi verilen melekler özel olarak karşılayıp, Kıyamet’in dehşetinden onları koruyacaktır…

Nebî sav efendimiz şöyle buyuruyor:

“ Kur’an okuyan mü’min portakal gibidir… Kokusu hoş, tadı güzeldir… Kur’an okumayan mü’min hurma gibidir… Kokusu yoktur ama tadı güzeldir… Kur’an okumayan münafık, Ebûcehil karpuzu gibidir… Kokusu yoktur, tadı da acıdır…” (BuhariMüslim)

Bir başka Hadis-i şerifte:

“Kim Kur’an’ı Kerimden bir harf okursa, o şahıs için bir iyilik sevabı vardır… Her bir iyiliğin karşılığı da ON sevabtır… Ben elif lâm mîm bir harftir demiyorum… Aksine, Elif bir harf, lâm bir harf, mim de bir harf’tir…” (Tirmizi)

Aktarılan iki Hadis-i serifte, Kur’an okumanın ne denli büyük bir sevab kazanımına vesile olduğunu öğrenmekteyiz. Nebî sav efendimiz üzerinde tek tek belirterek, her bir harf’in on sevab karşılığı müjdesi hiçbir tevil götürmeyecek derecede net ve açıktır…Bu hadis-i şerifi Kur’an’ı kerim şöyle teyid ediyor:

“ Kim bir iyilik getirirse, o’na getirdiğinin ON katı vardır…”(En’am, 160)

Bir harf’in sevabı on kat olunca, okunan ayetler, aşr-ı şerifler, sureler ve nihayetinde, Kur’an hatim’lerinin sevab bilincini iyi kavramak gerekmektedir…

Zikredilen âyet ve Hadisler neticesi;

Mü’minler’in günlük en az bir HİZB (Beş sahife) Kur’an okumaları, AHİRET için en iyi hazırlık olacaktır…

Asırlardır, günümüze kadar intikal eden tüm tasavvufi akımlarda, günlük en az bir HİZB Kur’an okumak, ev ödevi olarak kabul edilmiş ve bu ders takibi sürekli denetlenmiştir… Nebî sav efendimiz şöyle buyurmaktadır:

“ Her zaman Kur’an okuyan (Sâhib-ül Kur’an olan) kimseye şöyle denilecektir: --Oku ve yüksel…

Dünya’da tertîl ile okuduğun gibi (Tane tane ) Burada da (Ahirette) tertil ile oku!

Şübhesiz senin menzilin, merteben, okuduğun âyet’in son noktasıdır… “ ( Ebu Davud—Tirmizi )

Sürekli Kur’an okuyan ve yaşayan bir mü’minin, varacağı son durak, Kur’an sayesinde İnşaallah Cennet olacaktır…

Kur’an’ı Kerimi layıkı ile okuyup ezberleyen aynı zamanda emir ve yasaklarına uyan mü’minler, İslam toplumunda her zaman hürmet’e layık şahsiyetler olarak görülmüştür.

Nebî sav efendimiz, yaşamın her alanında Kur’an ehli olanlara öncelik tanımış ve tercih sebebi yapmıştır.

Uhud şehitleri Kur’an ehli önceliğine göre defnedilmiş, İslam topraklarına atanacak idarecilerde aynı vasıf aranmıştır…

Camii’lerde, imamet’e daha fazla lâyık olma derecesi Hâfızlık ehliyetine göre düzenlenmiştir…

Kur’an’ı Kerim; Günün her saatinde, ezber veya yüzüne okunabilir… Hatta gezerken bile zikrullah’a devam eder gibi bir sûreyi mırıldanmak, ev veya iş ortamlarında biraz daha yüksek sesle Kur’an okumak en önemli zikrullah icrasıdır…

Özellikle evlerimizde, aile bireylerinin de eşlik edeceği Kur’an okuma eğitimlerinde, taraflar birbirlerini dinleyerek, varsa yanlışlar düzeltilerek okuma alışkanlığı elde etmek yapılabilecek nafile ibadetlerin en efdalidir….

Ferdî olarak, özellikle gece kalkıp Kur’an okumak fazılet olarak son aşamadır denilebilir… Kur’an’ı Kerimde özelde, Nebi sav efendimize, gece kalkarak namaz kılıp, ağır ağır Kur’an okuması emredilmektedir… (Müzzemmil, 3-4; İsra, 79 )

Özel’de Nebî sav efendimiz için nazil olan ayet-i kerime, genelde muttakî mü’minleri de bağlar işareti ile Tasavvuf ehli, gece teheccüd namazı için kalkmayı ve Kur’an okumayı fevkalade önemsemişlerdir…

Nebî sav efendimiz Hadis-i şeriflerinde;

“ Gece on âyetten aşağı olmamak koşulu ile Kur’an okuyan şahsın gâfillerden sayılmayacağını…” belirtmişlerdir (Buhari)

Ayrıca kıskanılması gereken bir kişi varsa o da;

“ Kur’an’ı Kerim-i öğrenip gece gündüz okuyan şahıs…” olduğunu beyan etmişlerdir…( Buhari)

Özellikle gece vakti tavsiyesi, mekân ortamının sakinleştiği, dış etkilerin rahatsızlık veya meşguliyet vermeyeceği bir huzur vaktinde, Kur’an ile Allah’a ulaşma imkânıdır…

Bu sakin ortamda Melekler Kur’an okuyana arkadaş olur… Kur’an okunan mekâna SEKİNET iner…

Huzur, gökten sanki o mekâna akar da akar… Nebi sav efendimiz bu konuyu şöyle teyid ediyor:

“Bir topluluk Kur’an okuyup, aralarında müzakere etmek için bir araya toplandıklarında, mutlaka üzerlerine SEKİNET iner. Onları Allah’ın rahmeti kuşatır… Melekler onları sarar… Allah c.c onları başka bir melek toplumunda anar…” (Müslim-Ebu Davud)

Bu Hadis-i şerif tasvirini bizzat Useyd bin Hudayir yaşamıştır. Şöyle ki:

Gece vakti Kur’an okuyan bu güzel sahabe, At’ının birden şahlandığını görür… Kur’an okumayı kestiğinde At’ın sakinleştiği, okumaya devam ettiğinde aynı hareketlenmenin başladığını tesbit eder… Hiç şahit olmadığı bu

durum için Hudayr; Bir an göklere doğru baktığında, yıldızlara benzemeyen ışık kümeleri görür…

Sabah olunca, başından geçen olayları Nebi sav efendimize arz ettiğinde, cevaben:

-“O gördüklerin neydi bilir misin?” diye sorduklarında, Hudayr hayır cevabını verir… Bunun üzerine Nebî sav efendimiz:

“Onlar, senin sesine gelmiş Melek’lerdi… Şayet sen okumaya devam etmiş olsaydın, O’nlar seni sabaha kadar dinleyeceklerdi…” Buyurmuşlardır.(BuhariMüslim)

Bir başka hadis’i şerifte Nebi sav efendimiz;

“ Kur’an okunan evin hayrı artar… Oturanları sıkmaz… Melekler eve girdiği için şeytan kaçar…” (Darimi, sünen ) buyurmuşlardır…

Özellikle Dualar’ın kabul olma anı için , Nebî sav efendimiz ; “..Kur’an-ı kerim hatmi tamamlandıktan sonra yapılan dualar Allah katında kabul olur…” müjdesini vermişlerdir… ( Suyutî )