Evvel bize farz olan, lailahe illallah Farzdan evvel farz olan, lailahe illallah Dört kitabın manası, lailahe illallah Kalplerden siler pası, lailahe illallah
Bireyin İslam dairesine girmesine sebep olan LÂİLAHE İLLALLAH kelimesi, ihtiva ettiği birçok ilim sebebiyle zikir çeşitlerinin en üstünüdür.
Açık ve gizli şirkin reddi, Allah’ın varlığı ve birliği konusunda iman etmeye engel olan her türlü bilgi kirliliği oluşturan etkenleri temizlemektir. Bunun zıddı; şirktir.
LÂİLAHEİLLALLAH temelinin binası MUHAMMEDUN RESULULLAH’tır… Tehlil Zikrinin ayrılmaz simetrik şekli, Muhammedun Resulullah olduğu için LÂ İLÂHE ikrarının içinde şekillenmiştir.
Kelime-i tevhid zikri, doğumdan ölüme kadar hayatın tüm evrelerini kapsayan, dinin kendisi olan bir zikrullahtır.
Yeni doğan çocuğun kulağına kelime-i tevhid fısıldanır. Ezan ve tesbihatlarla, tehlil sedası duyulmayan bir an bile düşünülemez.
Ebûzer ra. Resulullah sav efendimizin kendisine şöyle hitap ettiğini aktarıyor:
Ey! Ebûzer;
“ Lâilahe illallah deyip, bu söz üzerine ölen, her kul, Cennet’e girecektir..” diye buyurduklarında;
Ebûzer hayretle; Büyük günah işleyen (zina-hırsızlık v.b.) kişiler’de bu hak’tan yararlanacak mı? Diye sorduğunda, Nebî sav efendimiz; EVET demişlerdir. (Müslim) Kelime-i tevhide yürekten inanan kimse; Tevhid dairesi dışına, günahı sebebiyle itilemez.
Kelime-i tevhidin kıymetini, Nebi sav şöyle belirtiyor:
“Kıyamet günü ümmetin günahkârlarından birinin hesap verme sırası geldiğinde, melekler durumun vahim olduğunu sevap ve günah orantısının ciddi anlamda tehlike içerdiğini, Allah’a arz ederler.
Günahkâr kulun başka nesi var diye araştırdıklarında kelime-i tevhid vesikası bulurlar.
Kelime-i tevhid vesikası Mîzanda, günahlara karşılık ölçümlendiğinde, tüm günahlar silinir ve o kul azaptan kurtulur. “ (Tirmizi)
Resulullahın mübarek ağızlarından dinlenen bu mahşer öyküsünde, bizler için ibret olacak tek ölçü, Kelime-i tevhid ile hiç bir şeyin kıyaslanmayacağıdır. Yeter ki o kelime sağlam olsun.
Allaha iman etmeyen bir birey, yeryüzünde ne tür bir hayır ve iyilik yarışına girerse girsin, yapılan işler ahirette kendisi için şefaatçi olmaz. Karşısına sevap olarak çıkmaz. Bu acı son, Kur’an’da şöyle beyan edilmektedir:
Yaratılmış her zerre Allaha boyun eğerken, Allah’ı inkâr etmek, affı imkânsız bir suçtur…
Nebî sav efendimiz özellikle tehlil zikrine devam konusunda şöyle buyurmuşlardır:
“ Her kim günde yüz kere; Lâilahe illallahü vahdehû lâ şerike lehü lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve âlâ külli şey’in kadîr… Zikrine devam ederse, sevabı konusunda hiç kimse yetişemez, günahları bağışlanır, şeytan bu şahsa musallat olamaz…” (Buhari)