Mehmet Hüsrevoglu:   "İSLAM'DA EVLILIK VE BOŞANMA" Kitabı Sayfa İçeriği

Mehmet Hüsrevoglu

Bu Sayfayı Paylaş; Bu sayfa 1247 Kez görüntülendi.

NİKÂHTA VELAYET

Nikâhta velayet geçerlidir. Müstakbel gelin ve damat, velayet altında olabilirler.

Evlilik için son sözü; yakın akraba, yoksa vekil hukukçu, vekil muhasip gibi tam yetkiye haiz olan şahıslar, Birinci derece yakını olmayan ve yaşı itibari ile bir yöneticiye ihtiyaç duyan, evlenecek birey adına son sözü söyler. Bu şahıslara veli denir.

Nikâhta velayet yetkisine sahip olanlar şunlardır:

  1. Bu kısım öncelikle aynı nesilden gelen oğullar, oğlunun oğlu…(furuu) Babalar, babanın babası… (usul) Ana-baba bir erkek kardeşler veya baba bir erkek kardeşler, amcalar, dayılar, hala ve teyzeler, amcakızları, hala- teyze kızları… Bu kısma, velayeti hassa denir.

Aynı zamanda, sayılan bu şahıslar, mirasla birbirlerinden hak sahipleridirler…

  1. Yukarıda sayılan yakınları bulunmayan bir şahsın velisi, İslam Devlet başkanıdır… Devlet başkanı adına tayin edilen Hâkimler veya görevli memurlarıdır.
  2. Nikâh kıyılırken, velayetin derecesine bakılır. Nikâh esnasında birinci derecede veli bulunur ise, ikinci ve üçüncü derecelere bakılmaz. Yetki birinci derecenindir. Örneğin, baba varken, oğul veli olamaz.

Velayet iki kısımda incelenir:

  1. Zorunlu velayeti gerekenler: Çocukluk çağından kurtulmamış, akli melekesi tam oturmamış, psikiyatrik sorunu olan bireyler için velayet zorunludur.

Yaş sınırı ortalama 22 yaşına dayanmamış (temyiz sahibi olmamış) bir bayan, evlilik teklifini velileri kanalı ile alır, velileri ile bu teklifi inceler.

Teklifin kabulü ve nikâhın kıyılması esnasında birinci öncelik kıdemdir…

 

Velilerin en kıdemlisi nikâh izni verir.

Bir bayanın kendisine yapılan evlilik teklifinde, velisinin vereceği karara ses çıkarmaması, sükûtu rızadır. Susma-gülümseme-sessizce gözyaşı rıza anlamına gelir.

Yakın akrabaları bulunduğu halde, akrabanın haberi olmadan, tanıdık vasıtası ile evlendirilen bayanın bu evliliğe ses çıkarmaması rıza sayılmaz. Ses çıkarmaması veya evlenerek ekonomik rahatlığa erme düşüncesi ile gülmek tebrikleri kabul etmek gibi davranışlar birinci derece akrabanın onayı olmaksızın rıza meydana gelmez.

Dul bayanın, ikinci evlilik için yapılan girişimde sükût etmesi rıza anlamına gelmez. Mutlaka teklifle ilgili görüş gerekir. Evlilik tecrübesi utanmasını gerektirmeyecek olduğundan karşılıklı karar verme yöntemi ile sonuca ulaşılır.

Temyiz sahibi, artık tam bir akıl ehliyetine sahip bayan için evlenme yaşı 22–24 gibi düşünülecek olursa, kendi malında nasıl dilediği gibi tasarruf yetkisine sahipse, velayet gerekmeksizin kendi hür iradesi ile evlilik yapabilir. Ailesinin izni olmaksızın nikâhlanıp evlenebilir.

Temyiz çağına gelmiş bayan hayrını ve şerrini ayıracak düzeye gelmiş demektir. Ancak ana-baba ve diğer aile fertlerine, bu girişimi bildirmek onların rızasını almak bir fazilettir.

Fıtrat gereği bayanlar nazik, duygusal ve şefkatli olduklarından dolayı, erkekler kadar, hayatın sert koşulları altında acı tecrübeler ile karşılaşmamıştır.

Düğünden sonraki yıllarda, yaşamın huzurlu bir ortamda geçmesi için, aileden evlilik izni almak, tecrübeden istifade etmek, mutlu bir evliliğin ilk basamakları sayılır…

Mümeyyiz Bayan, İzin alabileceği veya istişare edeceği birinci derecede akrabası olmadığı zaman;

Evlilik sözleşmesinde Mehir konusunda aldanmadığı emsal bir Mehirle, kendi sosyal konumuna denk bir damat adayı bulduğu takdirde, bu evliliğe hiçbir kimse itiraz edemez.

Ancak, birinci derece akraba bulunup mehir ve denklik konularında, eksiklik-eşitsizlik varsa buna rağ- men nikâh kıyılmış ise nikâh sahih olmakla birlikte, velisinin İtiraz hakkı vardır.

Konu sadece Mehrin emsalinden az olduğu problemi ise durum müstakbel damada aktarılır emsal mehir talep edilir. Kabul ederse nikâh kıyılabilir.

Kabul etmezse, bayanın yakın akrabası Hâkim’e müracaat ederek konunun incelenmesini, mehir yükseltilmezse nikâhın feshini talep edebilir.

Nikâhın fesih talebi, hamilelik ortaya çıktığında artık söz konusu olamaz… Mehir ve denklik artık çocuk söz konusu olunca problem olmaktan çıkar.

Muhtelif tehlikelerden korunmak için, araştırma ve soruşturma yapıp bir hükme ulaşacak velisi bulunmayan bayan;

Hâkim’e müracaat ederek evleneceği şahsın kendi- sine uygun olup olmadığının araştırılmasını ve kendisine nikah için izin verilmesini talep etme hakkına sahiptir.

Hâkim bu talep üzerine incelemede bulunur. Müspet ve menfi kararını bildirir.

Hanefi mezhebi, birey özgürlüğüne kısıtlama gelmemesi için, artık gençlik çağının bitip olgunluk çağına gelmiş bir bireyin kendi hür iradesi ile alacağı karara saygı duymaktadır.

Ancak evlilik sadece iki kişiyi değil bir nesli ilgilendirdiği için olası boşanmalarda özellikle bayanın, ruhsal çöküntü içine girebilme ihtimalini düşünerek;

Hanbelî-Maliki ile Şafii mezheplerimiz velinin izni olmaksızın nikâh olmayacağını açıkça beyan etmişlerdir.

Velisi olmayan bireyin velisi İslam Devlet Başkanını temsil eden memurlarıdır. Belirtildiği gibi, müracaat halinde, araştırmak ve evlilik müessesesini işletmekle yükümlüdür.