Mehmet Hüsrevoglu:   "CUMHURİYET DÖNEMİ DEVRİMLER VE DİNDARLAR" Kitabı Sayfa İçeriği

Mehmet Hüsrevoglu

Bu Sayfayı Paylaş; Bu sayfa 655 Kez görüntülendi.

ŞAPKA DEVRİMİ VE HİCRET

            Milli şef döneminin en acımasız uygulamalarından biri de, şapka kanunundan sonra çıkarılan ikinci kıyafet kanunu ile maaşlı din adamları haricinde cübbe ve sarık giymenin tamamen yasaklanmış olmasıdır… Birinci kanun döneminde başta İskilipli Âtıf hoca olmak üzere, yüzlerce idam hız kesmeyince,ikinci kanunla ülke çapında suçlu avı başlamış, “Dini amellere alet etme  “ iddiası ile sarık saran cümle Anadolu halkı yakalanıp yargılanmıştır…Bu davalar sonucu çok sayıda insan hapis cezasına çarptırılmıştır…

            İdamlar… Hapis cezaları, Müslümanları derinden etkilemiş, kimi Müslüman Anadolu insanı şapka giymektense HİCRET etmeyi göze alarak, ana vatanlarından ayrılmışlardır…

            Hürriyet gazetesi Pazar ekinde, ilk kez öğrendiğim bir konuda iki tam sayfa bilgi ve röportaj vardı…

             İdamlar devam ederken Hicret’i düşünmüş olan var mı? Sorusuna, Ersin Kalkan röportajı cevap teşkil etti… Konunun önemine binaen özetle aktarıyorum:

            “…Yaz sonunda medeniyetler buluşmasını izlemek üzere Antakya’ya gitmiştim… Otelde orta yaşlı Suriyeli birinin çok güzel Türkçe konuşması dikkatimi çekti. Tanışınca; Biz aslen Kastamonuluyuz dedi, Salih Ünlütürk ve anlatmaya başladı: 1925 Ağustos ayında, Kastamonu gezisine çıkan Atatürk, şapka devrimini ilan edince, bir kısım vatandaş şapka giymemek için mallarını, mülklerini bırakarak ülkeden ayrılıp, önce Hatay’a, daha sonra da Suriye’nin sınır köylerine, bir kısmı da Şam’a yerleşmiş… Kendi kurdukları ve dağ yamacında olduğu için “Dağ mahallesi” adı verilen yerde; Balıkesir, Kastamonu, Bursa, Konya, Samsun gibi vilayetlerden DEVRİMLER nedeniyle göç (hicret) edenlerden oluşmuş ve şimdiki nüfusları on bini geçmiş durumda…

            Bir bölümü ise nüfusu 40 bine ulaşan Harim isimli ilçede oturmaktadırlar… Bunlardan 89 yaşındaki Selahattin Efendi şöyle diyor:  “…9 yaşımda ailemle Balıkesir’deki köylerimizi terk ederek yola çıktık… Nedeni sorulduğunda, Şapka devriminden dolayı demiyor ama sadece o günkü (hükümetle) uyuşamadık diyor… ŞAM’da Dağ mahallesini ziyaret ettiğimizde ise,

bizi 45 yaşındaki Velid Mamo karşılıyor ve ailesinin neden Suriye’ye geldiğini sorduğumuzda tereddütsüz; ŞAPKA’dan diyor… Velid bey’in babası Mustafa Bey, buraya göçtüğünde beş yaşındaymış… Yolculuğa dair pek bir şey hatırlamıyor ama Babasının padişahı çok sevdiğinden emin… Saltanatın kaldırılması ile İslam sancağının sahipsiz kaldığına, bir de Ezan’ın Türkçe okunmasına hayıflarmış… Topraklarını ve mallarını bırakıp, bir sabah ansızın yola çıkmışlar… Bir daha arkalarına bakmamışlar…”

            ( Hicretle beraber, yer yer Anadolu’da isyanlar çıkmıştır. Kısaca değinilecek olunursa )

            14-11-1925’te Sivas’ta bazı kişiler duvarlara, şapka İnkılâbı’na karşı yazılar astı… İmamzâde Necâti efendi idam’a, diğer sanıklarda hapse mahkûm oldu… 22 Kasım’da, Kayser’de şapka İnkılâbı’na karşı gösteriler yapıldı… İki gün sonra Erzurum’da olaylar çıktı…(Her iki olayda) tutuklananlardan 13’ü idam edildi… Erzurum’da bir ay süre ile sıkıyönetim ilan edildi… Rize’de Şapka iınkılabı ve diğer devrimlere karşı gösteriler yapıldı… HAMİDİYE zırhlısı, kentin açıklarına demirleyerek, RİZE’yi iki gün boyunca bombaladı… İsyanın bastırılmasından sonra sekiz kişi idam edildi…”(Hürriyet Pazar,19.03.2006.shf:12-13)

            Haber röportajın özetini aktarmış olduk… 80 yıllık yakın tarih net olarak aktarılmadığı sürece, Kamu vicdanından bahsetmek mümkün olmayacaktır.