Mehmet Hüsrevoglu:   "CUMHURİYET DÖNEMİ DEVRİMLER VE DİNDARLAR" Kitabı Sayfa İçeriği

Mehmet Hüsrevoglu

Bu Sayfayı Paylaş; Bu sayfa 1893 Kez görüntülendi.

ŞAPKA KANUNU - TEKKE VE ZAVİYELERİN KAPATILMASI

            Tüm Anadolu isyanlarının çıkış nedeni din ve Hilafet olması sebebiyle görülmemiş bir sertlikte susturuldu… Binlerce ölü ve yaralı sırf Hilafet’in kaldırılması nedeniyle çıkan olumsuzluklardan oluştu…

            Hem nice cân’lar gitti, hem de ciddi bir baskı yöntemi, halkın iliklerine kadar işledi…

            Basın susturulmuş, muhalefet yok edilmiş, yüksek sesle her hangi bir olumsuzluğu haykıracak kimse bırakılmamıştı…

            Yurt sathında ki derin sessizlik akabinde, Mustafa Kemal paşa, şapka devrimine karar verdi ve 1925 yılında meclis tatile girince bu düşünce hayata geçirildi…

            26 Ağustos 1925 İnebolu gezisinde Mustafa Kemal paşa, “…Artık fes ve sarıkların baş’tan çıkarılıp şapka giyileceğini, bu yüksek sonuca ulaşmak için bazı kurbanlar verileceğini…” açıklayarak şapka giyilmesi gereği birinci ağızdan duyurulmuş oldu…

            30 Ağustos Kastamonu konuşmasında, “…Ölüleri yardıma çağırmak, uygar bir ulus için yüz karasıdır… Şeyh’in yol göstermesi ile maddi ve manevî mutluluk arayacak kadar ilkel insanların, uygar Türkiye topluluğunda varlığını kesinlikle kabul etmiyorum… Ey!

Millet iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti; Şeyh’ler – Dervişler – müritler – mensuplar memleketi olamaz…”

            31 Ağustos Çankırı konuşmasında, “…Tekke’ler kesinlikle kapatılmalıdır… Hiç birimiz Tekke’nin yol göstermesine muhtaç değiliz…” diyerek, henüz hiç kimsenin aklından geçmeyen iki önemli konuyu gündeme getirmiş oldu…

            25 Ekim 1925’te şapka kanunu mecliste kabul edilmek üzere görüşülmeye başlanmış, bu konuda muhalefet eden tek kişi, Bursa bağımsız milletvekili Sakallı Nurettin paşa olmuştur…

            Sert tartışmalar neticesi, şapka kanunu 25 Kasım 1925 yılında kanunlaşmıştır…

            Hükümet memurlara şapka alabilmeleri için 80 Liralık kredi açmış, şapka ticaretinden ciddî paralar kazanan yeni bir zengin sınıf oluşmaya başlamıştır…

             Şapka kanunu akabinde, Tekke ve zaviyelerin kapatılması kanun teklifi meclise geldi ve 30 Kasım 1925 tarihinde kanun yürürlüğe girdi…

            Polis ve jandarma her yerde, özellikle cadde başlarında bekleyerek, fes ve sarık türü ne bulduysa vatandaşa çıkartması için baskı yapmaya başlamıştır.

            Artık yeni Cumhuriyet’in; İslâmî değer ve semboller ile ilgisi tamamen sıfırlanmış oldu…

            Şapka kanunu akabinde, vatandaşlara zorla şapka giydirme girişimleri yurt sathında çok ciddî tepki almış ve isyanların çıkmasına sebep olmuştur…

            Seyyar istiklal mahkemeleri, isyan çıkan şehirlerde anında yargılama ve infaz yöntemi ile çalışmış, serî idam ve hapis cezaları verilerek, suçlu suçsuz ayırt edilmemiştir…

            İsyanlar için yapılan iş bölümünde, Ankara istiklal mahkemesi iç Anadolu illerine, diğer illerde ise, sıkıyönetim mahkemeleri yahut seyyar istiklal mahkemeleri yurt sathında görev yapmıştır…

            İlk İDAM kararı KAYSERİ olayları nedeniyle Mekkeli Ahmet Hamdi Efendi ve arkadaşlarına verilmiş, önce dört kişi olan idam kararı ikinci yargılamada sekiz’e

Çıkmıştır…

            İstiklal mahkemeleri zabıtlarını inceleyip, konusunda kitap yayınlayan Ahmet Nedim, özetle şu tespitlerde bulunmaktadır:

            “…Mustafa Kemal paşa, Kastamonu gezisinde; Şapka giymek ve giydirmek gibi yüksek bir amaç uğruna çalıştıklarını anlattıktan hemen sonra; ”…bu kadar yüksek ve önemli bir sonuca ulaşmak için gerekirse bazı kurbanlar verilir…” diyerek, idam ve diğer yöntemlerin uygulama mesajını vermişti…

            Ülke halkının önceden belli olan isteksizliği ve tepkisine rağmen şapka cebren de olsa giydirilecek, üstelik fırsattan istifade şu veya bu sebeplerle bazı muhalifler de idam edileceklerdi…  

            1Eylül 1925 gecesi Mustafa Kemal paşa başkanlığında Çankaya köşkünde toplanan Bakanlar Kurulu üç önemli karar almış ve yasalaşma süreci başlatılmıştı…

            1-Diyarbakır istiklal mahkemesinin tavsıyesi gereği yurt sathında bulunan tekke ve zaviye’ler kapatılacak, her birisi birer vakıf olan ve asırlardır hizmet veren bu kurumların mal varlıkları maarif bakanlığına devredilecek.

            2-İnsanların mesleğine ve durumuna bakılmaksızın ülkede, sarık-cübbe-şalvar ve benzeri İslamî kıyafet ile dolaşmak yasaklanmıştır… Bu karara uymayanlar için uygulanacak yaptırımlar için Ankara istiklal mahkemesi yetkilendirilmiştir…

            3-“…Bütün devlet memurlarının, kamu çalışanlarının, baro, ziraat, ticaret ve sanayi odaları yönetim kurulu üyelerinin, belediye meclis üyelerinin, köy ve mahalle muhtarlarının ayrıca, Cumhuriyet Halk Fırkası, İl-ilçe-bucak teşkilatlarında çalışanlarının şapka giymeleri MECBUR…”tutulmuştur.

            “ Şapka iktisâsı hakkındaki kanun, daha büyük millet meclisine teklif bile edilmeden, Başbakan İsmet İnönü imzası ile bakanlar kurulu kararı bütün illere tamim gönderilmiştir:

            Yayınlanan genelge’nin sorumluluğu da tüm mülkî erkân’a verilerek, cebren uygulama istenmiştir…

            25 Kasım 1925 yılında şapka kanunu ve Tekke-zâviye ve Türbe’lerin kapatılması TBMM tarafından kabul edildi…

            Milletin şapka kanununa tepkisi beklenildiğinden de sert oldu… Yurdun her köşesinden hükümete protesto telgrafları, memuriyetten istifa dilekçeleri akmaya başladı… Gazi Mustafa Kemal’in halkı yatıştırmak ve şapkayı benimsetmek amacı ile çıktığı yurt içi gezileri de

Hedefe ulaşamadı…

            Giderek dozajı artan tepkiler karşısında, Ankara istiklal mahkemesinin devreye girmesi gecikmedi… Üstelik anında infaz yetkisi aldığı için daha güçlü bir konuma gelmişti…23 Kasım günü mahkeme üyeleri görev yerlerine dağıldılar…

            14 Kasım Sivas – 22 Kasım Kayseri – 24 Kasım Erzurum – 25 Kasım Rize – 26 Kasım Maraş ve 2 Aralık’ta, şapka kanunu aleyhine protesto mitingleri düzenlenmiş ve halk hareketleri devlet yetkilileri tarafından “ irticâ isyanı” olarak nitelendirilmiştir…

            Gösterilerde en ufak bir taşkınlık olmamasına rağmen kimi yerlerde halka silahla karşılık verilmiştir…

            Ankara istiklal mahkemesi Şapka kanunu ile ilgili ilk yargılamasını 25 Kasım 1925 tarihinde KAYSERİ’de

Yaptı… Halkı sarık sarmaya teşvik etmek, zorla sarık sardırtmak iddiası ile 300 kişi tutuklandı. Nakşıbendî şeyhi Mekke’li Ahmed Hamdi Efendi ve dört arkadaşını İDAM’a mahkûm etti… Dosya,  Şeyh Said davası ile birleştirilerek, işlemlerin hızlanması sağlandı…

            26 Kasım 1925 günü istiklal mahkemesi Sivas’a geçerek, şapka aleyhine propaganda yapma suçlaması ile tutuklanan, İmam zade Mehmet Necati efendi ve arkadaşları yargılanmıştır.

            Dava neticesi; İmam zade Mehmet Necati efendi İDAM cezasına, Belediye başkanı Abbas bey, Şükrü oğlu İsmail bey, başta olmak üzere 20 sanık beş ilâ on sene arası hapis cezası almışlardır…

            24 Kasım günü, Erzurum valiliğine, yerel şapka ve atkıların serbest bırakılması için dilekçe vermek isteyen Erzurum eşrafını, çok ağır hakaretlerle, silah zoru ile dağıtan vali, tanınmış isimleri de nezarete almıştır.

            Haksızlığa dayanamayan halk, toplanarak kolordu komutanlığına yürüyüp yardım düşünürken, üzerlerine açılan ateş sonucu 23 vatandaş hayatını kaybetmiştir…

            Erzurum da, sokağa çıkma yasağı uygulama konulup sıkıyönetim kararı alınmıştır… Başta Kâzım Karabekir paşayı sevenler olmak üzere, şehrin tanınmış

İsimleri, tarikat şeyhleri ve mensupları tutuklanmıştır. Erzurum sıkıyönetim mahkemesi, örneği görülmemiş karalar vererek başta; 79 yaşında, Şeyh Hacı Osman efendi olmak üzere yirmi bir kişinin İDAMINA karar vermiştir…

            Ankara istiklal mahkemesi, 11 Aralık günü Rize’de çıkan şapka aleyhtarı gösterilerde tutuklanan, tamamına yakını camii imamı ve din adamı olan 143 kişi yargılandı…

            14 Aralık günü açıklanan karar ile Vâiz Tarakçıoğlu Sâbit hoca – İmam Şâban Koliva – Muhtar Yâkup efendi – Peçeli Mehmet efendi – Güneysu’lu Arslan Peçe – Bekçi Kadir Koliva – Başkâtip Hafız Osman bey- Avukat Hulusi bey İDAM’a, 14 sanık on beşer yıl, 22 sanık on yıl, 19 sanık beş yıl hapse mahkûm edildi…143 sanık yaklaşık on saat içinde yargılanmış, İdam kararları açıklandıktan yarım saat sonra tüm hukuk kurallarının aksine gündüz vakti şehir meydanında infaz edilmiştir…

            Ankara istiklal mahkemesi, yurt sathında valilere, bölgelerinde irticai faaliyet yapanların araştırılması ve haklarında dosya hazırlayıp derhal Ankara’ya gönderilmesi duyurusu yaptı…

            Maraş valisi bu genelge üzerine, Cumhuriyet Halk Partisine girmeye iknâ edemediği, İl genel meclisi – Belediye meclisi – Ticaret odası yönetimi, sivil toplumda dini önder olan tasavvufî kesim temsilcilerini “ İrtica sanıkları” yaftası ile tutuklayıp Ankara’ya, yargılanmak üzere göndermiştir…

             Birkaç hafta önce, sıkıyönetim mahkemesi Maraş olayları davasında üç İDAM yirmi kadar sanığa muhtelif hapis cezası vermesine rağmen, Maraş valisinin kin ve nefreti bir türlü dinmemiştir…

            16 Aralık 1925’te istiklal mahkemesi Giresun şehir tiyatrosunda 60 sanıklı dava olarak başladı…

            Şeyh Muharrem Efendi ve Abdullah hoca İDAM,

diğer sanıklara ise muhtelif hapis cezaları verildi.

            İstiklal mahkemesi, davaları bitirince İstanbul’a ulaştı ve mahkeme başkanı basına şu beyanatı verdi:

            “…İnkılâp düşmanlarına, cumhuriyetin kahredici yumruğu ile ağır bir darbe indirilmiştir…” beyanından sonra, “…İskilipli Âtıf hoca ve diğer İstanbul sanıklarının suçsuz olduğuna mahkememiz karar vermiştir.”mealinde açıklamada bulunarak basın toplantısını bitirdi…

            Bu beyana rağmen İskilipli Âtıf Hoca ve diğer zanlılar serbest bırakılmadı ve başka bir suç yakıştırılarak Ankara’ya gönderildi…

            Ankara’ya dönen istiklal mahkemesi üyeleri iş başı yaparak, Maraş tutuklularının davasına bakmaya başladı.

            Maraş valisinin keyfi tutumuyla Ankara’ya gönderilen sanıklara beraat beklenirken, vicdanları titreten bir karar verildi ve Molla İbrahim efendi – Bayraktar Hamdi efendi – İnşaallah mâşâallah Ali efendi, Pekmezci Hüseyin efendi’nin İdam’larına diğer sanıkların on beşer yıl hapis cezası almalarına hükmedildi…

            3 Şubat 1926 günü suçsuz olduğu bizzat resmi ağızla deklere edilen İskilipli Âtıf Hoca ve Babaeski müftüsü Ali Rıza hoca yeniden yargılanarak İDAM edilmelerine hükmedildi…” (Ahmet Nedim, Ankara istiklal mah. Zabıtları 1926,İst. İşaret yay. 1993, shf:345-355)

              Sadece Ankara İstiklal mahkemesi, ŞAPKA davası olarak 1700 kişiyi yargıladı,128 kişiye İDAM cezası vererek sahasında bir rekora imza atmıştır…