Mehmet Hüsrevoglu:   "İSLAM'DA EVLILIK VE BOŞANMA" Kitabı Sayfa İçeriği

Mehmet Hüsrevoglu

Bu Sayfayı Paylaş; Bu sayfa 694 Kez görüntülendi.

TALAK’IN ŞER’İ HİKMETİ

Nikâh tüm insanlık için bir onur’dur. İnsanoğlunun soy ağacının düzenli büyümesi, nesiller arası irtibatın kopmaması ve devamı nikâhla mümkündür. Nikâh konu- sunda İslam dininin ne denli titiz davrandığını ve evlilik müessesesinin kurulmasını dini bir gereklilik olarak gör- düğünü incelemiştik.

Talak konusu ise en şiddetli nefreti uyandıran bir davranış olduğu Allah Resulünün (s.a.v.) hadis-i şerifleri ile sabittir. Bazı hadis-i şerifleri aktaracak olursak; Pey- gamberimiz mü’minleri şöyle uyarmıştır:

“Allah (cc) katında, helal olan şeylerin en kötü ola- nı en talak’tır.” (Ebu Davud)

“Evleniniz, şer’i bir özür olmadıkça boşanmayınız. Çünkü Allah (cc) zevklerine çok düşkün olan, başkaları ile evlenmek için hemen boşanan erkek ve kadınları sev- mez” (Taberani-Münavi)

“Bir zaruret olmaksızın, kocasından ayrılmak iste- yen bayana cennet kokusu haramdır” (Ebu Davut- Tirmizi)

“Bir kadını kocasına karşı ifsat eden, Onu isyan et- meye sevk eden kimse bizden değildir” (Taberani)

Bu hadis-i şerifler ışığında, erkeklerin lüzumsuz ye- re talak’a müracaatları ne derece kötülenmişse, bayanla- rında kocalarından boşanmaya kalkmaları asla hoş karşı- lanamaz.

Karı-koca arasına fitne ve ayrılık tohumları ekip, ta- rafları kışkırtanlar İslam toplumu içinde yerleri olmayan- lardır. Bu şahıslar ahlaktan yoksun olan kimselerdir.

İslam toplumunda TALAK hadisesinin çoğalması demek bir anlamda İslami yaşamdan uzaklaşmanın bir göstergesi sayılır.

Talak İslam toplumunda; çekirdek aile yapısının yıkımı, aile saadetinin sonu, çocukların mutsuz bir psiko- loji ile büyümesi huzursuz bireylerin çoğalması anlamına gelir ki bu mahzurlar toplum huzurunu bozan etkenler o- larak görülebilir.

Demek ki talak hadisesinin çoğalması sadece birey- leri değil tüm çevre ve toplumun huzursuzluğu anlamına gelmektedir.

Diğer dinlerde olduğu gibi ebedi nikâh bağı ile bağ- lanmak, şiddetli uyumsuzluk-denk olamama- hastalıklar, zaruri etkenlerden dolayı boşanmama, iki tarafı bir an- lamda yaşayan ölü haline getirmektedir.

İslam Hukuku bu adaletsizliği de gidermek için za- ruret anında bayanın tüm haklarını İslam Devleti güven- cesi altına alıp, talak’a izin vermiştir. Daha önce de belirt- tiğimiz gibi erkek, talak’a başvurduğu an ekonomik ola- rak ağır bir bedelin altına girmektedir. Kısaca tekrar ede- cek olursak

  1. Mehrin ödenmesi (ortalama 20.000 TL)
  2. Çocukların velayeti
  3. Eski eşine belirli bir dönem ev ve nafaka temini, boşanma için ödenen ilk bedellerdir…

Belirtilen bu ekonomik bedel bile nikâh bağını ko- partabiliyorsa, artık bu evliliğin bir değeri kalmamıştır. Nikâh bağı tarafların mahkemeye müracaatı ile hâkimin kararı ile bitirilebileceği gibi bizzat erkek tarafından da bitirilebilir. Talak belki bedeli çok ağır olabilecek faciala- rı da önlemiş olur.

Boşanma hadisesinin en çok tetiklendiği sebepler sı- ralamak gerekirse;

  1. Nikâhtan önce tarafların birbirlerine olan denkli- ğin yeterince araştırılmaması, aile büyüklerinin kefaletine başvurulmaması
  2. Eşler arasında veya ikisinden birinin istenilen düzeyde aile terbiyesi almaması, eğitim görgü eksikliği
  3. Eşlerden birisinin veya her ikisinin, iffet ve hayâ kavramlarına uzak olması, İslami terbiye kurallarına uy- maması veya onları hafife alması

 

 

 

  1. Çağımızın kronik sorunu olan geçim veya ev e- konomisinin işlememesi, aile bireylerinin bu konuda sa- bırlı ve kanaatkâr olmaması
  2. Lüzumu halinde eşler arasında sözü dinlenecek, emirlerine uyulacak bir büyüğün olmaması
  3. Aşk evliliği için tarafların, her türlü engeli aşa- caklarını hatta anne ve baba ya bile ihtiyaç hissetmeye- ceklerini iddia ederken, bilimsel verilere göre aşkın altı aydan sonraki ciddi beraberliklerde pörsümesi ve hayatın gerçekleri ile baş başa kalış…

Yukarıda zikredilen sebepleri daha da uzatmak mümkün olabilir… Ancak taraflar hadlerini ve karşılıklı hukuk ve saygılarını belirlerse aile ortamı uzun ömürlü, cennet yaşamlarından bir kesit olarak hayat devam edebi- lir…

Nikâhın devamı, nesillerin sağlıklı oluşumu için di- ni bir emirdir.

Nikâh zaruri bir sosyal hadise olduğu gibi, bazen boşanma da zaruret içerebilir. Boşanma yetkisinin büyük bölümünü İslam Hukuku, erkek tarafından kullanılabile- ceğini ifade etmiştir. Bu konuyu maddeler halinde incele- yelim.

  1. Talak’ın şer’i hikmeti aktarılırken, bazı zaruret- lerden dolayı karı-koca ilişkisinin bitirilmesi gerekir de- miştik… Ancak bazı dinler ve Hıristiyan öğretinin belli başlı mezheplerinde, evlilik eşlerin iradesi ile değil ancak ölümle son bulur… Katolik kilisesi bu kuralı asırlarca devam ettirmiştir… Bu uygulama hala batı toplumunda kısmen devam etmektedir.

Zoraki nikâh neticesi nice yuvalar, kâğıt üzerinde devam etmesine rağmen fiilen bitmiş, karı-kocanın hayatı zindan olmakla birlikte çocuklar da bu fiili ayrılıklardan ciddi etkilenmişlerdir.

Zaruretler neticesinde ayrılık kapısının kapanması bireysel hukuk ve insanlık onuruna aykırıdır. Dinimiz zo- runlu ayrılığın kapısını aralık bırakmış ve erkeğe bu hak- kını kullandığı takdirde ekonomik yükümlülük getirerek, eski eşin mağdur olmasını önlemiştir.

  1. Dinimiz mahkemeye müracaat etmeksizin karı- koca arasında çok ciddi çatışma olduğu dönemde erkeğe bir veya ikinci kez olmak üzere, tekrar birleşebilecek şe- kilde ayrılık hakkı tanıyarak ilerleyen ay ve yıllarda düş- manlığın ebedi olmasına engel olmuştur. Örneğin, bir ta- lak ile boşanan eşler, aylar sonra tekrar nikâh masasına yeni şartlarla birlikte oturabilir ve yıkılan yuva tekrar şen- lenir. Bu yöntem mahkeme yükünü azaltabilir ve tarafla- rın ayrılığının teşhir edilmesini de önlemiş olur.
  2. Belli modern görüşler, iki tarafın rızası ile kıyılan nikahın yine iki tarafın rızası ile bitirilebileceğini, erkeğe boşama yetkisinin verilmesinin, haksızlık ve çok ağır bir karar olduğu konusunda fikir beyan etmektedirler.

Talak, bir zarurete dayanmaktadır. Evlilik bağının karşılıklı feshedilmesi ile hiçbir birey mutlu olamaz…

Nikâh yükü erkeğin üzerine yüklenmiştir. Nikâh başlangıcında ciddi bir mehir pazarlığı yapılmış, mehir miktarı belirlenmiş ve taraflar arasında antlaşma sağlan- mış ise erkek boşama yetkisini kullandığında eski eşine;

  1. Rıza ile yoksa mahkeme kanalı ile eski eşinin mehrini ödeyecektir.
  2. Belirlenmiş bekleme süresi içinde, ev dâhil bütün masraflarını üstlenecektir.
  3. Çocuklarının velayeti kendisi üzerine kalacaktır.

Bu ağır şartları yerine getirmeden boşanma işlemi gerçekleşmeyeceği için erkek bir anlamda bu bedelleri ödeyerek boşama yetkisini kullanabilir.

İtaat ve iffet dairesinden çıkmış bir bayan zikredilen garantiler altında boşanırsa, bunun neresi adaletsiz olabi- lir. Karşılıklı rıza oluşacak diye, iffet ve itaatin de kusurlu olan bayanla aynı çatı altında kalmak daha büyük olayla- ra gebe olabilir.

  1. Talak ehliyetinin yalnız bayanlara verilmesi ge- rektiği gibi bir tez ortaya atıldığında şüphe yok ki bu gö- rüş asla benimsenemez.

Yaratılış itibarı ile bayan, erkeğe göre daha duygu- sal daha ince yaratılışa sahiptir. Duygusal hareket, bir an- lık kırılma ve incinme beraberinde boşanmayı da getirebi- lir. Olaylar her ne kadar büyük ölçekli olsa bile ayrılık fikri en son ele alınacak karar olduğu için gerek ayrılığın getirdiği ekonomik yük gerekse erkeğin olaylara bakışı bayanlar kadar duyarlı olmadığı için yetki erkeğe veril- miştir.

  1. Yukarıda belirtilen dört önemli maddenin oluştu- racağı toplumsal kaygı neticesi talak yetkisi erkeğe ve- rilmiştir.

Talak yetkisinin yalnız erkeğe verilmesini adaletsiz bulan ve eşitlik ilkesine aykırı telakki edenler olacaktır.

İslam karşıtlarının ilk hedefi, dinimizi yıpratmak i- çin her zaman talak konusunu gündeme getirdiği aşikar- dır. Ancak biraz ince düşünüldüğünde bu kararın bayan- lar lehine olduğu görülecektir.

Erkek aile hayatının temel taşlarından biridir. Aile- sini oluşturmak onların refah ve saadet içinde mutlu bir aile ortamı oluşması için elinden gelen her türlü imkanı ortaya koyar…. Eşi ve çocuklarının nafakası-eğitimi- mesken ihtiyacı-eşinin mehrini ödemesi hep erkeğin so- rumluluğundadır. Bu denli ağır bir yükün altında olan şahsa talak yetkisi vermek adaletsiz olamaz.

Karı-koca, nikâhlanıp, evlendikten sonra yeni bir hayata adım atmaktadırlar. Artık karşılıklı hukukları olan, çocukluk ve yetişkinlik çağını geçmiş ana-baba adayı ol- mayı hak kazanmış bireyler olarak kendi aile yapılarını oluşturmak için uğraş vermeye başlayacaklardır. Bu uğra- şın büyük bir bölümü erkeği ilgilendirmektedir.

Bayan öncelikle mehrini alarak olası bir boşanma ihtimaline karşı ekonomik olarak ezilmemektedir. Nikâh esnasında dilerse boşanma yetkisinin kocasına ait olma- yacağı konusunda şart koşma yetkisine haizdir. Bu şart ve ön antlaşmada herhangi bir konuda itiraz etmezse zaten talak yetkisinin erkeğe ait olduğunu kabul etmiş olmakta- dır. İlerde şikayet hakkı yoktur.

Erkek kendisine gelecek ekonomik yaptırımların bi- lincinde olduğu için ulu orta boşanma lafını ağzına alamaz. Eğer her türlü yaptırıma razı olan bir bilinçle ha- reket ediyorsa, bu şahsa artık ebedi nikâhlı kal denemez.

Hz. Ömer döneminde karısını boşayan erkek için ekonomik yaptırımlar dışında, ta’zir cezası uygulanmıştır.