Mehmet Hüsrevoglu:   "MEVLANA'NIN ÜSTADI SEYYID BURHANEDDIN HZ." Kitabı Sayfa İçeriği

Mehmet Hüsrevoglu

Bu Sayfayı Paylaş; Bu sayfa 706 Kez görüntülendi.

YESEVÎLİK

ANADOLU toprağının her karesinde izleri olan bu tari- katın köklerine inilecek olursa; Yusuf Hemadani (k.s) ‘dan başlamak gerekmektedir…

Yirmi yaşına kadar ülkesinde eğitim aldıktan sonra BAĞDAT’ a gelerek şeyh Ali Fareverdî ‘ den feyz aldı…

Çağdaşları arasında FIKIH ve diğer dini ilimler öğreni- minde yıldızlaştı… Hadis ilmi ile uğraşan dördüncü nesil hadis âlimlerinden hadis dinledi… Dini ilimlerde üstad de- recesine geldikten sonra tasavvufi yaşama ağırlık verdi.

Hanefi mezhebine mensup olan Yusuf-î  Hemedani, ilim ve fazilette, çağının en meşhur simalarından biri oldu. Bağdat nizamiye medresesinde öğretim görevlisi olarak uzun süre öğrenci yetiştirdi…

Türk- Tacik tüm bölge halkına dini bilgileri öğretir. Hı- ristiyan ve Zerdüştlerin evlerine girer, İslam’ı tebliğ eder, onların gönül evlerini mamur etmeye çalışır, İslam’ı tebliğ ederdi…

Müslümanlar arasında ayrılık ve kutuplaşmaya asla müsaade etmez aşırı uçta bile olsa, KÂBE ‘ye yönelip na- maz kılan bir insana, değişik batıl bir görüşe sahip olsa bi- le, asla küfürle itham etmezdi…

Yusuf Hemedani, vefat etmeden önce öğrencileri ara- sında irşad makamına ulaşmış, dört öğrencisini kendisin- den sonraki dönem için vekil tayin etti…

Bunlar:

  1. Abdullah Berkî
  2. Hasan Andakî
  3. Hoca Ahmet Yesevî
  4. Abdulhalık Gücdüvanî ‘dir.

Bu dört mümtaz şahsiyet içinden, Ahmed Yesevî ve Abdulhalık Gücdüvanî, Türkmen- Tacik halklar üzerine ta- savvufi yapılanma da temel taşı olmuş ve ilerleyen zaman içinde Anadolu’nun İslamlaşma sürecini başlatmış tasav- vuf büyüklerindendir…

Bir tarafla Yesevîlik diğer tarafta Abdulhalık Gücdüvanî’nin manevi irşadı ile Muhammed Nakşiben- dî’nin (k.s), tesis etmiş olduğu Nakşibendî tarikatı, asırlar sonra Osmanlı İmparatorluğunun resmi tarikatı olmuş, şeyhleri, kadrolu devlet ve memuru olarak algılanmış pro- tokolde yer verilmiştir.

HOCA AHMET YESEVÎnin doğum tarihi net bilinme- mekle birlikte miladi,1093 yılında doğduğu tahmin edilmek- tedir. Soy ağacı HZ. Ali’ye (r.a) kadar dayandığı rivayet edilir.

Türkistan’ın bugünkü sınırları içinde olan YESİ şehrine yakın Sayram kasabasında doğduğu için “YESEVİ” lakabı ile şöhret bulmuştur. Öğrenimini tamamladıktan sonra Bu- hara  ya  gelerek,  Şeyh  Yusuf  Hemadanî’ye  mürid   olur.

Onun nüfuzu altında ilmi ve tasavvufî yolda ilerlemeye baş- lar…

Bu bağlılık hasebiyle öğretmen-öğrenci arasında ciddi anlamda manevi iletişimde kaynaşma meydana geldi… Ahmet Yesevî, tıpkı hocası gibi ilim ve takva da parlayan bir yıldız haline geldi… Orta Asya bölgesinin kendi döne- minde ilim ve takva havzası oluşmasına sebep oldu...

Yusuf-ı Hamedanî’nin vefatı ile birlikte, Ahmed Yesevî, Buhara’dan doğduğu yer olan Yesi’ye döndü…

Halkına, vefat edene kadar dini ilimlerde hizmet etti, yedi sekiz bin öğrenci yetiştirdiği, Hicrî 562, miladî 1166’de 73 yaşında vefat ettiği rivayet edilir.

Ahmed Yesevî, Hocası Yusuf Hemadanî gibi Hanefi mezhebine bağlı olup, ŞERİAT VE TARİKAT bütünlüğünü sağlamış, şeriata aykırı davranış ve tutum içinde olan bir şahsın tasavvufla alakası olmayacağını belirtmiştir.

Bu denli duyarlı ve titiz olması sebebi ile Türkler’in İslamiyeti kabul etmesinden sonra ilk tasavvufi ekol oluştu- ran şahsiyet olmuştur…

Pîr-i Türkistan- Sultan-ûl evliya gibi unvanlarla yâd edi- len üstad, ilahî aşkın, şiir diline de yansımasına öncülük etmiştir. Yunus Emre- Eşrefoğlu Rumî – Niyazi Mısrî-- Aziz Mahmud Hûdaî gibi şair yönü ağır basan mürşidlerin piri olmuş tasavvuf şiirinin temelini oluşturmuştur.

Türkler arasında daha fazla hüsnü kabul görmüş olan yesevîlîk, NAKŞİBENDÎ tarikatının, çok daha büyük bo- yutlu nüfuz alanlarına ulaşması sebebiyle zaman içinde Nakşibendiye içinde erimiştir.