Mehmet Hüsrevoglu:   "KUR’AN DA ZİKİR VE DUALAR" Kitabı Sayfa İçeriği

Mehmet Hüsrevoglu

Bu Sayfayı Paylaş; Bu sayfa 1087 Kez görüntülendi.

ZİKİRDEN KAÇANLARA İTEAT EDİLMEZ!

Kuranı kerimde, Allah’ın zikrinden kaçan şahıslar; münafık olarak nitelenmektedir.

Her kim olursa olsun, zikirden yüz çevirenlere uyulmaması, önder olarak görülmemesi, arkalarından gidilmemesi, ayetlerde şöyle belirtiliyor:

“Onun için sen ( Resulüm); Bizim zikrimize arka çeviren (iman-kur’an-tevhitten) ve dünya hayatından başkasını arzu etmeyen kimselerden yüz çevir. Onların ilimlerinden verebildikleri işte budur. Şüphesiz ki Rabbin, yolundan sapan kimseleri çok iyi bilendir. O hidayet bulan kimseleri de pekiyi bilir”(En-necm-29-30)

Müfessirler; “ Bizim zikrimiz” diye nitelenen kavramın, iman, Kur’an-ı Kerim, Kelime-i tevhid olduğu konusunda görüş birliğine varmışlardır. Bu emir, öncelikle Resulullah sav efendimize hitab etmektedir.

İkinci olarak; Zikrullahtan kaçan, ömrünü sadece maddi kazanımlara hasredip, onun ötesinde hiçbir şeyin mutlak değeri olmadığı bir yaşam biçimine bağlı olanlara; Âyet gereği mü’minlerin yüz çevirmeleri zorunludur…

Allaha ve âhiret gününe iman eden bir mümin zikrullahtan yüz çeviren ve âhiret gününü belleğinden silen şahıslarla, zihnini bile meşgul edemez.

Kalblerin doktoru Resulullah efendimizdir… Huzur ve mutluluk için “ Kalbler ancak Allah’ın zikri ile tatmîn olur” ayetini hatırlatarak “ Lâilâhe illallah deyiniz… Beden gıdasını alınca nasıl huzur bulursa, zikrullah ile de kalbler huzur bulur.” Buyurmuşlardır.

İsmail Hakkı Bursevi; Bir insanı Allahtan uzaklaştıran tek faktörün, dünya hayatını şiddetle arzu etmesi olduğunu belirterek her kim ki, üstün ibadet, takva, keramet gibi manevi oluşumlarını pazarlamayı gaye edinirse, o sadece dünya hayatını murad etmiştir. Tüm manevî kazanımları boşa gider… Allah katında karşılık bulamaz.”demektedir.

Öncelikle Resulullah sav efendimize dolayısıyla müminlere uyarı; Kefh suresi, âyet 28’de devam ediyor;

“Kalbine bizi anmaktan gaflet verdiğimiz heva ve hevesine uymuş, işinde haddini aşmış kimselere boyun eğme”

İslam dini Allah huzurunda insanların eşit olduğunu ilan etmiştir; bu nedenle mal, makam, şöhret ve soy bakımından insanlar arasında oluşan yapay üstünlükleri reddetmiştir… Üstünlük Allah katında ancak takva iledir.

Her şeyin Allah katında değeri, onun Allaha yönelişi ve Allah için dünyevi haz, lezzet ve benzeri değerleri red ve feragat edişine bağlıdır.

Bir kalb’te; Mal, evlat, şöhret, üstünlük gibi dünyevi zevk ve arzular, ölçü miktarından fazla ise o kalb gaflet içerisindedir. Zikrullahtan gafil olanın cezası, Allah’ın o kulu hiç anmamasıdır.

Yukarıdaki ayeti kerime ışığında gafil kalbin üç hastalığı şöyle belirtilmiştir:

  • Kalbin zikrullahtan gafil olması,
  • Nefsin tüm isteklerine boyun eğmesi,
  • Yapılan işlerde Allah rızası gözetmemek ve doğruluktan ayrılmak

Bu özellikler kimde bulunursa Allahtan uzaklaşmış gafiller topluluğuna girmiştir.

İsmail Hakkı Bursevi; “Resulullah’a kâfirlerden yüz çevirmesi için emir, ümmeti içinde geçerlidir… Bu nedenle, zikrullah’a ilgisiz fasıklardan, Kur’an ahkâmından habersiz bireylerden yüz çevirmek bir emirdir demektedir…