Genel olarak zikir iki bölümde incelenebilir:
Bu anlamda tüm ibadetler zikirdir. “Namazı benim için dosdoğru kıl…“ (taha-14) ayeti kerimesi ile ibadetlerin birer zikir olduğunu öğreniyoruz.
Kulluk vazifelerini, ilahi emirleri Haram ve Helal kavramını Allah’ın müjde ve azap ayetlerini düşünüp, yaşamı emredilen çerçevede sürdürmek, kalbi zikir kapsamındadır.
Ayrıca vücut yapımızdaki her bir uzuv, yaratılış dolayısı ile memur oldukları vazifeleri yerine getirmeleri de zikirdir…
Zikrullah, kalb’le bütünleştiği zaman, tekrar kalb’ten dilimize, oradan da zihnimize yansır… Böylece zikrullah’ın nuru, karşılıklı aynalar gibi birbirlerine ışık verir…
Kalb’te bulunan zikir kümeleri bedene yansır… Vucudun bütün organları zikrullah ile meşgul olmaya başlar… Böylece mü’min unutma özrünü gidermiş, Allah ile yakîn olma mertebesine ulaşmış olur… Bu mertebe artık velayet makamıdır…
Zikir’le özdeş olan; Hamd—Tesbih—şükür nedir?
Övmek, râzı olmak, teşekkür etmek, nimet’i verene içtenlikle boyun eğmek, tekrar tekrar teşekkür ederek övmek, manalarına gelir…
ELHAMDÜLİLLAH… Her türlü övgünün Allah’a aid olduğunu ve her türlü iyi şeylerin Allah’tan geldiğine iman etmemizin bir karşılığıdır…
Fatiha suresi ile Hamd etmeye başlarız… Kur’an-ı kerim’de yirmiden fazla muhtelif ayetler doğrultusunda; Her türlü övgü’nün Allah’a c.c ait olduğunu öğrenmekteyiz… Müslümanların, ne durumda olurlarsa olsun, Allah’a HAMD etmeleri bir emirdir…
Cennetle mükafatlandırılmış mü’minlerin ilk sözlerinin ” ELHAMDÜLİLLAHİ RABBİLÂLEMİN ..” ol-
duğunu Yunus suresi 10. Ayet-i kerimesinden öğreniyoruz… Nebî sav efendimiz;
“ ELHAMDÜLİLLAH… Dediğin zaman Allah’a
şükretmiş olursun…”
“ Duâ’nın en üstünü ELHAMDÜLİLLAH ile başlayanıdır…” buyurmuşlardır. (Tirmizi)
ELHAMDÜLİLLAH kelimesinde Allah’ın; Hayatİlimİrade ve Kudret sıfatları tecellî ettiği için aynı zamanda tevhid anlamı taşır denilmiştir…
ELHAMDÜLİLAH kelimesi ile Allah’a karşı sonsuz teşekkür hislerimizi arz ederken, VucudVahdaniyyet— İlim ve İrade gibi sıfatlarını dile getirmiş oluyoruz…
Özellikle yemek duası olarak şöhret bulmuş, Nebi sav efendimizin şu dua’sını sürekli tekrar etmemiz gerekmektedir:
“ Bizi, yediren, içiren ve Müslümanlardan yapan Allah’a HAMD olsun…” ( Tirmizi )
Hava’da veya suda, amel veya ibadetlerde süratle gitmek, yüzmek, anlamlarına gelir… Tesbih Allah’ı berî kılmaktır… Aslı ise ibadetle Allah’a sür’atle yaklaşmak demektir…
Tesbih, ibadet çeşitlerinin tamamı için kullanılır… Ayrıca secde karşılığı olarak kullanılmıştır.
Yeryüzünde yaratılmış olan her şeyy’in, Meleklerin, mü’minlerin Allah’ı hamd ile tesbih ettikleri şu ayet-i kerimelerden öğreniyoruz:
MELEKLER’İN TESBİHİ : “…Bizler ise Sana Hamd ile tesbih eder, seni takdîs eyleriz demişlerdi…” (Bakara30)
MÜ’MİNLERİN TESBİHİ : “ Bizim âyetlerimize ancak öyle kimseler îman ederlerki, kendilerine nasihat verildiği zaman, onlar büyüklük taslamayarak yüz üstü secdeye kapanırlar ve Rabblerini HAMD ile tesbih ederler… “ (Secde,15)
YARATILMIŞ VARLIKLAR’IN ZİKRİ: “ Yedi gök ile yer ve bunlarda bulunan her şeyy (canlı-cansızmelek-cininsan) O’nu tesbih eder… O’na HAMD ile tesbih etmeyen hiçbir şeyy yoktur… Fakat (siz) onların tesbihini anlayamazsınız… Şüphesiz ki O Halîm (azabda hiç acele etmeyen) Ğafûr (çok bağışlayan) dır…”(İsrâ, 44)
Kur’an-ı Kerim, sürekli olarak Allah’a HAMD ve şükranlarını arz eden mü’minleri, Hâmid (el-Hâmidun) olarak nitelemiştir…(Tevbe,112 ) Cennet’e ilk girecek olan mü’minler “ elHamidün” sıfatını kazananlar olacaktır…
Tüm güzelliklerin Allah’tan geldiğine îman edip teşekkür etmektir… Yapılan iyiliği fark edip iyilik vereni yâd etmek zikirdir… Kur’an’da 66 âyet şükür’le ilgilidir…
Gelen her nimeti Allah’tan bilmek, razı olmak, nimeti tüketip isyan etmemek Kur’anî bir emirdir…
“ Bana şükredin, nankörlük etmeyin…” (Bakara, 152 )
“ Allah’tan sakının ki şükredebilesiniz…” (A:İmran,123)
“ Şükrederseniz elbette nimetimi artırırım…” (İbrahim, 7 )
“ Allah şükredenlere bol bol nimet verir…” (Fatır, 30)
Ayetleri bu konu için delildir…
Şükür, nimetin bilinmesi ve açığa vurulmasıdır…
Allah’a şükür, Kur’an ve sünnet’e uymaktır…Kur’an ve sünnet’e uymayanın şükrü yoktur..
Dil ile teşekkür karşılığı “ ELHAMDÜLİLLAH” kelimesidir… Nebî sav efendimiz:
“ Cennet’in bedeli Lâilahe illallah… Nimet’in bedeli elhamdülillah’tır” (Beyhaki )
“Mü’minin her işi hayırdır… Nimet’e şükreder, hayr’a kavuşur… Belâ’ya uğrayınca sabreder, (yine) hayr’a kavuşur…” (Müslim) buyurmuşlardır…
Şükür üç şekilde olur:
Yalan söylememek, Kur’an okumak, tesbihât, zâlim karşısında hakkı söylemek, dil ile yapılabilecek şükür çeşitlerine örnektir…
ALLAH, c.c insanların teşekkürüne muhtaç değildir… Şükreden kendi iyiliği için şükreder ve karşılığını bulur…
ALLAH, c.c. teşekkür karşılığı nimetleri daha da artırandır…
Neml, 40 İbrahim,7 Nisa,147 Teğabun, 17. Ayet-i kerimeleri bu konu için delildir…
Ne yazık ki nimetlere gark olan insanoğlu, bu nimetlerin SAHİBİNİN kendisi olduğu vehmine kapılarak şımarmakta, nimet’i kendi el ürünü görmektedir…
Bu duygu en basit tanımla hüsrân’ın başlangıcı olmaktadır…
Bir mü’min, bilinçli olarak, varlık ve zenginlik benim eserimdir iddiasında bulunursa İslam kimliği zedelenmiş, hatta DİN dairesinden çıkmış olur…